Briefing / Africa 3 minutes

Türkiye’nin Somali’deki Rolünü Değerlendirmek

Genel bakış

Türkiye, Somali’ye müdahale eden en yeni ülke oldu ve müdahil olması bazı olumlu sonuçlar doğurdu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mogadişu’ya açlığın zirveye ulaştığı Ağustos 2011’de yaptığı cesur ziyaret ve burada bir büyükelçilik açma kararı, kalıcı barışın sağlanması çabalarına yeni bir soluk getirdi. Türkiye’nin insani yardımlarına Somali’de yaygın olarak duyulan minnettarlık ve ülkenin Müslüman ve demokratik bir devlet olması, Türkiye’nin hoşnutlukla karşılanan bir ortak olmasını sağladı. Ankara, uzun vadeli düşündüğünün sinyallerini verdi. Ne var ki Ankara’nın temkinli bir şekilde ilerlemesi, tek taraflılıktan kaçınması ve bir bașka uluslararası müdahalenin daha başarısızlığa uğramaması için dersler alması gerekiyor. Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca pek çok devlet ve kuruluş, Somali’ye yardım götürmeye ve barışı sağlamaya çalıştılar ve genellikle öncekinden daha karmaşık bir ortam bırakarak ayrıldılar. Ankara, ülkenin karşı karşıya olduğu birçok sorunu tek başına çözemeyeceğinin farkına varmalı ve gerek Somali halkının gerekse uluslararası toplumun desteğini ve işbirliğini garanti altına almalı. Tek başına hareket etmek ters etki yaratabilir, süregelen çabaları olumsuz etkileyebilir ve elindeki muazzam iyi niyeti kaybetmesine neden olabilir.

Türkiye’nin sahadaki varlığı nispeten küçük; ancak açlık için zamanında yaptığı yardım ve sorumluluklarına olan kuvvetli bağlılığının yanı sıra Somali’nin minnettarlığı sayesinde katkısı son derece muazzam olarak görülüyor. Türkiye’nin Mogadişu’da büyükelçiliğinin yanında on civarı resmi kurum veya sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor. Ancak Somalililerin hızlı ve kapsamlı iyileşme hayalleri, Türkiye’nin özellikle Mogadişu’da göze çarpan faaliyetleri nedeniyle Türkiye’den yardım almayan bölgelerde büyük beklentilere yol açtı. Ne var ki cömert diplomatik ve siyasi desteğin yanında ülkenin kaynakları mütevazı ve ayrıca Somali’ye verdiği maddi desteğin sınırlı kalması muhtemel. Eğer Somali halkının yüksek beklentileri düşürülmez ve Ankara, yardım ve kalkınma desteğini Mogadişu dışında barış içindeki bölgeleri kapsayacak şekilde genişletemezse Türkiye-Somali ortaklığı zora girebilir veya hızla küskünlüğün hakim olduğu bir ilişkiye dönüşebilir.

Somalilerin İstanbul’da 2012 yılı Mayıs ve Haziran aylarında yapılan iki konferansa (sivil toplum ve hükümet düzeyinde) yönelttikleri açık eleştiriler, Somali siyasetindeki dalgalanmaların ve çeşitli fay hatlarının önemli bir hatırlatıcısı olarak görülmeli. Somali’nin önde gelen siyasi aktörleri, Ankara ile paylaştıkları açık siyasi anlayıştan (örneğin sivil toplum toplantısına katılmak üzere ihtiyar heyetinin İstanbul’a gelmesi gibi) çark ettiler ve iyi niyetli görünen konularda ev sahibi ülkeyi açıkça eleştirerek karşılarına aldılar. Sahadaki varlığından elde ettiği diplomatik deneyim ve uluslararası ortaklarından aldığı destek sayesinde Türkiye, bu beklenmedik sorunları aştı. Müdahalesinin etkili olmasını istiyorsa mütabakata varmak ve dış koordinasyonu iyileştirmek için söz konusu yeni deneyiminden faydalanmalı.

Yeni Somali hükümeti kurulurken savaşlarla tahrip olmuş bu ülkenin istikrara kavuşması ve kalkınmasında Türkiye’nin önemli bir rol oynaması bekleniyor ve bunu yapabilir de. Somali’de önemli ve sürdürülebilir bir rol üstlenebilmesi için Ankara şunları yapmalı:

  • Sağlam bir finansmanla ve gerek Mogadişu’da gerekse Ankara’da ülkenin Somali’deki faaliyetlerine yoğunlaşacak uzman kişilerin sayısındaki artışla destekleyerek Somali politikası için kamuoyuyla paylaşılmış, açık, gerçekçi ve uzun vadeli bir strateji belirlemeli, özellikle Somali hakkındaki bilgisini arttırmalı ve ülkede aktif olarak çalışan diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyon içinde olmalı;
     
  • Ülkenin iç siyasetinde tarafsızlığını korumalı ve ülkeye yeni gelen yabancıları kurnazlıkla yönlendirmeyi uzun süredir başarmış Somalili siyasetçiler tarafından manipüle edilmekten kaçınmalı;
     
  • Hedeflenen yardımı Mogadişu dışında barış içindeki diğer bölgelere de yaymalı;
     
  • Yurtdışındaki eğitimli Somalililerin ülkelerine geri dönmelerini sağlamak da dahil olmak üzere kurumların inşasına ve bilgi transferine öncelik vermeli;
     
  • Siyasi partilerin gelişmesine, anayasa reformuna ve hesap verebilir kurumların inşasına yardımcı olmalı;
     
  • BM’nin barışı sağlama çabalarında daha aktif bir rol üstlenmeli;
     
  • Sağlayabileceği yardımın miktarı konusunda Somalililerin beklentilerini yönlendirebilmeli;
     
  • Açgözlü iş adamlarını güçlendirmekten kaçınabilmek için sözleşme ve taşeronluklarda standartlara sahip ve şeffaf bir ihale süreci belirlemeli;
     
  • Barış ve uzlaşma çalışmalarında arabuluculuk konusunda uzmanlık ve mali yardım sağlamalı;
     
  • Somali’de oldukça yaygın olan yolsuzluklara karşı kayıtsız kalmaya son vermeli ve diplomatik destek ve kalkınma yardımını hukukun üstünlüğünü sağlama ve hesap verebilir ve verimli kurumlar inşa etme şartına bağlamalı;
     
  • Afrika Birliği Somali Misyonu’na (AMİSOM) daha fazla destek vermeli ve güvenlik yardımını paralel ve mükerrer bir süreç yaratmak yerine mevcut uluslararası mekanizmalar içinde gerçekleştirmeli;
     
  • Somali’nin AMİSOM gibi dış güçler yerine barış ve güvenliğin pekiştirilmesinden sorumlu olacak, profesyonel ve yerelleştirilmiş bir polis teşkilatı oluşturmasına yardımcı olmalı;
     
  • Çakışmaları engellemek ve yardımın stratejik olarak verilmesini sağlamak üzere diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla eşgüdüm içinde çalışmalı;
     
  • Somali’de faaliyet gösteren Türk işadamlarının savunmasız durumdaki Somalilileri istismar etmesini ve de Somalili elitler tarafından istismar edilmesini engellemeli; ve
     
  • Hükümetin gelirlerinin ve uluslararası yardımın uygun ve verimli şekilde kullanılmasını sağlamak üzere Londra ve İstanbul’daki konferanslarda karara bağlanan Ortak Finans Yönetim Kurulu’nu desteklemeli.

Bu brifing, Türkiye’nin süregelen operasyonlarını ve şimdiye kadarki başarılarını ele alıyor. Somali, yeni ve belirsiz bir geçiş-sonrası döneme girerken Ankara, muhtemel sorunlarla karşılaşacak ve Somali ile olan balayının bitmesiyle birlikte pek çok beklentiyi yerine getirirken kendini ülkenin karmaşık siyasi ve güvenlik ortamında bulacaktır. Bu brifing bunun önüne geçebilmek amacıyla, Türkiye-Somali işbirliğini sürdürülebilir ve karşılıklı olarak yararlı kılabilecek bazı pratik adımlar öneriyor.

Nairobi/İstanbul/Brüksel, 8 Ekim 2012

I. Overview

Turkey is the newest country to intervene in Somalia and its involvement has produced some positive results. Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan’s courageous visit to Mogadishu in August 2011 at the height of the famine and his decision to open an embassy gave fresh impetus to efforts to establish lasting peace. Widespread Somali gratitude for Turkish humanitarian endeavours and the country’s status as a Muslim and democratic state established Turkey as a welcome partner. Ankara has signalled it is in for the long haul. However, it must tread prudently, eschew unilateralism and learn lessons to avoid another failed international intervention. Over twenty years, many states and entities have tried to bring relief and secure peace in Somalia, often leaving behind a situation messier than that which they found. Ankara must appreciate it alone cannot solve the country’s many challenges, but must secure the support and cooperation of both the Somali people and international community. Trying to go solo could backfire, hamper ongoing efforts and lose the immense good-will it has accumulated.

Turkey’s presence on the ground is relatively small, but because of its timely famine relief and the apparent strength of its commitment, as well as Somalis’ gratitude, its contribution is seen as colossal. In addition to its embassy, there are about a dozen governmental and non-gov­ern­men­tal organisations (NGOs) with a limited presence on the ground working in Mogadishu. But Somalis’ dream of a quick and comprehensive recovery has created great expectations in the regions that are not receiving Turkish assistance, particularly because of their highly visible activities in Mogadishu. Yet, besides generous diplomatic and political support, its means are modest and its material support to Somalia will probably remain limited. If the Somali people’s high expectations are not moderated and if Ankara is unable to expand its relief and development aid to peaceful regions outside Mogadishu, the Turkey-Somalia partnership could be strained or quickly transformed into a relationship beset by resentment.

Vocal Somali criticism of the two conferences (civil society and government) held in Istanbul from late May to early June 2012 should serve as an important reminder about the volatility of and multiple fault lines in Somali politics. Somalia’s main political actors backpedalled on clear political understandings they had with Ankara (such as the traditional elders’ planned trip to Istanbul to participate in the civil society gathering) and openly criticised and confronted their host on seemingly benign issues. Turkey overcame these unexpected impediments because of diplomatic insights gained from its on-the-ground presence and support from international partners. It should use its new experience to build consensus and improve external coordination if its intervention is to be effective.

As a new Somali government is established, Turkey is expected to, and can, play an important role in helping stabilise and develop the war-ravaged country. In order to play a major and sustained role in Somalia, Ankara should:

  • lay out a public, clear and realistic long-term strategy for its Somalia policy, backed by secure funding and an increase in the number of specialists in both Mogadishu and Ankara dedicated to its efforts in Somalia, and in particular build up its knowledge of Somalia and coordinate with other countries and international agencies active in the country;
     
  • remain impartial in internal politics and avoid being manipulated by Somali politicians long experienced in outwitting foreign newcomers;
     
  • expand targeted assistance to peaceful regions outside of Mogadishu;
     
  • prioritise institution building and knowledge transfer, including investing in the return of educated diaspora Somalis;
     
  • help with political party development, constitutional reform and the creation of accountable institutions;
     
  • take a more active role in UN peacebuilding efforts;
     
  • manage Somali expectations of how much assistance it can provide;
     
  • establish a standardised and transparent bidding process for contracts and subcontracts to avoid empowering predatory businesspeople;
     
  • offer mediation expertise and financial assistance to peace and reconciliation efforts;
     
  • stop being indifferent to the endemic Somali corruption and tie diplomatic and development assistance to upholding the rule of law and establishing accountable and effective institutions;
     
  • provide more support to AMISOM and integrate security assistance within existing international mechanisms, rather than embarking on a parallel and duplicate process;
     
  • help Somalia create a professional, decentralised police force, which, rather than external forces such as AMISOM, will be responsible for the consolidation of peace and security;
     
  • coordinate with other countries and international agencies to prevent overlap and ensure aid is provided strategically;
     
  • ensure Turkish businesspeople operating in Somalia neither exploit vulnerable Somalis nor are exploited by Somali elite; and
     
  • support the Joint Financial Management Board agreed to at the London and Istanbul conferences to ensure that government revenue and international assistance is used appropriately and efficiently.

This briefing outlines Turkey’s ongoing operations and achievements so far. As Somalia enters a new and uncertain post-transition phase, Ankara may likely face obstacles and will run into the country’s complicated political and security environment in delivering on numerous expectations as its honeymoon with Somalis ends. To avoid this, the briefing suggests practical steps to make the Turkish-Somalia cooperation sustainable and mutually beneficial.

Nairobi/Istanbul/Brussels, 8 October 2012

Subscribe to Crisis Group’s Email Updates

Receive the best source of conflict analysis right in your inbox.