Afghanistan HERO
Stranded trucks near the Pakistan-Afghanistan border in Torkham on January 16, 2024. Thousands were stranded after border points were closed to trade in the latest row over document rules for commercial vehicle drivers. Abdul MAJEED / AFP
Report / Asia 20+ minutes

Taliban'ın Komşuları: Afganistan ile Bölgesel Diplomasi

Birçok diplomat Taliban rejiminin kadınlara ve kız çocuklarına yönelik muamelesini protesto ederek rejimden uzak dururken, Afganistan'a yakın ülkelerin temsilcileri güvenlik ve ticaret gibi alanlarda Kabil'le anlaşma arayışına girdi. Bu değerli bir çabadır ve Batı buna engel olmamalıdır.

  • Share
  • Kaydet
  • Yazdır
  • Download PDF Full Report

İngilizce’den tercüme

Yeni gelişmeler neler? Batılı güçler tarafından büyük ölçüde yalnız bırakılan Taliban, kendisine yakın ülkelerin başkentleriyle bağlar kurmaya çalışıyor. Bu ülkelerin Taliban’ı reddetmesi mümkün değil: Taliban’ı güvenlik ve ekonomik konularda muhatap almak durumundalar. Ancak hem güven eksikliği hem de Batı yaptırımlarının yarattığı engeller nedeniyle bölgesel ilişkiler sınırlı kalmaktadır. 

Bu neden önemli? Afganistan ile komşuları arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunlar Güney ve Orta Asya'daki halkların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını etkilemektedir. Kabil ve bölgesel ortakları ticareti artırmanın, su ve diğer ortak kaynaklar üzerindeki anlaşmazlıkları yönetmenin ve ulus ötesi militanlıkla mücadele etmenin yollarını aramak zorundadır. Bu ilişkilerin tesis edilememesi durumunda bölgesel istikrarsızlığın körüklenmesi ihtimali güçlenebilir. 

Ne yapılmalıdır? Bölgedeki ülkeler, Taliban'ın inatçı tavrıyla başa çıkmanın zorlukları karşısında geri adım atmak yerine, geniş tabanlı güvenlik, iş birliği ve ekonomik entegrasyona yönelik, net olarak tanımlanmış bir çerçeve geliştirmeye devam etmelidir. Batılı ülkeler bu tür çabaları desteklemeli ya da en azından engellemekten kaçınmalıdır.

Yönetici Özeti

Birçok ülke kadın ve kız çocuklarının haklarına yönelik ihlalleri nedeniyle Taliban ile ilişkilenmekten kaçınırken, Afganistan’a komşu bölge ülkeleri güvenlik ve ekonomik istikrarla ilgili ihtiyaçlarını karşılamak için rejimle temaslar kurmaktadır. Geniş anlamda bu bölge, doğuda Çin'den batıda Türkiye'ye, kuzeyde Rusya'dan güneyde Hindistan ve Körfez monarşilerine kadar uzanan "Avrasya kıtalarını" kapsamakta, Orta Asya devletleri, İran ve Pakistan gibi yakın ülkeleri de içine almaktadır. Taliban, geçmişteki Afgan yönetimleri gibi, Afganistan'ı tüm bu bölgeleri birbirine bağlayan bir köprü olarak görüyor. Bölge ülkelerinin Taliban'a yönelik politikaları büyük farklılıklar gösterse de, hepsi rejimle temasların gerekli olduğuna inanıyor, ancak şu ana kadar kurdukları ilişkiler sınırlı. Kabil ve bölgesel ortakları, ticaretin artırılmasından su konusundaki anlaşmazlıkların yönetilmesine ve ulus ötesi militan faaliyetlerin durdurulmasına kadar uzanan bir dizi ortak kaygıya ilişkin bir iş birliği çerçevesi geliştirme çabasında. Bu, Batı başkentlerinin engel olmaması gereken zorlu ancak değerli bir çabadır.

Taliban'ın Ağustos 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Afgan kadın ve kız çocuklarının temel haklarını reddetmesi ve acımasız sosyal kurallar dayatması, en azından şimdilik, BM ve diğer uluslararası kuruluşların bu rejimi tanıma şansını ortadan kaldırdı. Ancak Batılı diplomatlar Taliban'la görüşmeleri iptal ederken bölgesel aktörler Kabil'le daha fazla temas kurma arayışına girdi. Bazıları Taliban'ın kadınlara ve kız çocuklarına yönelik muamelesini, özellikle de kız çocuklarının orta ve yüksek öğrenimini yasaklamasını kınadı, ancak genel olarak bölgede yetkililer kadın ve kız çocuklarının hakları üzerinde fazla durmama eğiliminde. Aynı zamanda, kendi çıkarlarını güvence altına almanın ve Taliban'ın davranışlarını uzun vadede yumuşatmanın en iyi yolunun rejimi dışlamak yerine, Kabil ile sabırlı bir müzakere sürecine girmek olduğuna inanıyorlar. Kabil ile bölgedeki başkentler arasındaki iletişim kanalları, rejimin gelecekte kurabileceği diplomatik temaslar açısından Taliban’a umut veriyor.

Yine de bölgesel iş birliği, Afganistan'ın bazı komşularının arzu ettiğinin gerisinde. Bazıları bir "büyük pazarlık" peşindeydi; özellikle geçmişte Taliban'a karşı destekledikleri ve dostane ilişkiler içinde oldukları önceki Afgan hükümetine bağlı siyasetçileri güçlendirerek, Taliban'ın daha kapsayıcı bir hükümet kurması karşılığında rejime diplomatik tanıma sağlamayı amaçladılar. Ancak Taliban, hasımlarını kabineye dahil etmeye yönelik tüm girişimleri reddetti. Bu nedenle çoğu bölgesel aktör, Kabil ile belirli meseleleri ihtiyaç olduğunda vaka bazlı şekilde ele almayı içeren kısmi ilişkiler kurmaya razı oldu. İstekten ziyade zorunluluktan kaynaklanan bu yaklaşım, Taliban’a Afganistan’ın içişlerine yabancıların müdahalesi olarak algıladığı temayülleri engellemesine de olanak tanıdı. Taliban'ın farklı kültürel değerlere saygı ve "Batı'nın dayattığı" küresel düzene alternatifler getirme konusundaki söylemleri de bu bölgesel güçlerin yaklaşımlarıyla yer yer örtüşüyor. 

Bölge gündeminin en üst sıralarında güvenlikle ilgili konular yer almaktadır. Bölgedeki yetkililer Kabil'in İslamcı militan grupları kontrol altına almak için kullandığı yeni yöntemleri genel olarak şüphe ve endişeyle takip ediyor. Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin ardından Afganistan'ın komşuları şiddetin ülke sınırlarının ötesine, Hindistan yönetimindeki Keşmir ya da Orta Asya'daki Fergana Vadisi gibi sıcak noktalara sıçramasından korktular. Bu endişelerin abartılı olduğu zamanla ortaya çıktı; Taliban ülkedeki hakimiyetini sağlamlaştırırken, militan faaliyetler yaygınlaşmadı. Buna en büyük istisna, Taliban'ın iktidardaki ilk iki yılında Tehrik-e Taliban Pakistan'ın (TTP) saldırılarının tırmanışa geçtiği ve İslamabad ile gerilimi önemli ölçüde artırdığı Pakistan'dır. Taliban, neredeyse tüm militan gruplarla ilgili bölgesel kaygılara cevap vermek için standart bir strateji kullanmıştır: Kabil militan olduklarından şüphelenilen kişileri öldürmeyi ya da yakalamayı reddetmektedir. Bunun yerine, aşırıcı davranışlarını dizginlemek ve komuta yapılarını kırmak amacıyla yeni hayatlar kurmalarına yardımcı olarak onları başka yerlere yerleştirmektedir. 

Daha iyi bir bölgesel güvenlik iş birliğine doğru atılacak ilk adım, tüm tarafların söylemlerini yumuşatmaları ve farklı önceliklere sahip olsalar bile aktörlerin bir dizi olgu üzerinde anlaşmalarını sağlamak olabilir. Taliban güçleri en tehlikeli militan cihatçıları, İslam Devleti Horasan Vilayeti'ne (İD-KP) bağlı olanları yakalama konusunda zaman içinde daha fazla başarı gösterdi, ancak Taliban bölgesel ortaklarıyla bu militanların takibinde kritik önemde olan bilgi akışının sağlanması konusunda güven inşa edemedi. Sorun kısmen Kabil'in Afganistan'daki militan cihatçı gruplar ile baş etme biçimi ve bunun bölge ülkelerinin beklentilerini karşılamaması. Yaklaşım konusundaki görüş ayrılığı ancak bölgesel güvenlik kaygılarını tartışmak için ortak bir platform ve zorlukları ele almak için ortak bir yaklaşım oluşturularak aşılabilir. Sınır yönetiminin iyileştirilmesi, gümrük entegrasyonunun sağlanması ve Afganistan'ın engebeli sınırlarının belirlenmesi bütün taraflara fayda sağlayacaktır. 

Bölgesel iş birliğinin geliştirilmesi için diğer önemli bir alan da ekonomidir. Afganistan'da on yıllarca süren savaş, eski İpek Yolu’na rakip olacak ticaret koridorlarını çoğaltma fikirlerini rafa kaldırmıştı, ancak Taliban'ın askeri zaferi daha fazla istikrar getirince ve fiili yetkililer yolsuzlukla mücadele etmeye başlayınca bu fikirler yeniden gündeme gelmeye başladı. Bölge başkentleri artık ticari fırsatların kıvılcımlarını fark ediyor. Tırların, vagonların sınır ötesindeki seyri ve doğal gaz ile elektriğin yeniden bölgesel akışı için geçmişte yapılan planları yeniden raflardan indiriyorlar. Taliban bu tür projeler üzerinde çalışmaya başlamak için sabırsızlanıyor, ancak bazı engellerin kısa vadede aşılması mümkün görünmüyor. 

Özellikle Orta Asya ülkelerinin yeni pazar arayışında olduğu, Güney Asya'nın ise yeni petrol, gaz ve elektrik kaynaklarına ihtiyaç duyduğu enerji sektöründe, bölgede daha yakın ekonomik bağlar kurulması mantıklı bir yaklaşım. Bölgenin ekonomik entegrasyona yönelik uzun vadeli planların bir parçası olarak Afganistan'daki girişimleri teşvik etmek için stratejik nedenleri var. Bu da bölgesel istikrarı destekliyor. Bölgedeki bazı aktörler Afganistan'ı bölgesel ekonomik mimariye dahil etmenin bölgedeki nüfuzlarını arttıracağını, Taliban içindeki diplomasi karşıtlarını yatıştıracağını ve fiili yönetimi daha öngörülebilir hale getireceğini değerlendiriyor. Taliban içindeki pek çok kişi ise bu entegrasyonu Afganistan için daha fazla refah ve rejimin devamını sağlayacak bir yol olarak görüyor.

Yine de birçok faktör Kabil ile bölge ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliğinin gelişimine engel teşkil ediyor. Ekonomik kısıtlamalar ve yaptırımlar özel yatırımlara ket vurmaya devam ediyor. Bazı bağışçı devletlerin yardımlarını insani yardımla sınırlama arzusu ve bazılarının kalkınma yardımını tamamen engelleme girişimleri de buna katkıda bulunuyor. Bazı bölge ülkelerinin sınırlı kaynakları ve dış finansman bulma konusunda karşılaştıkları zorluklar da Afganistan ile bölge ülkeleri arasında ekonomik iş birliğinin anlamlı şekilde gelişmesini engelliyor. Ayrıca, Afganistan'da yeterli bir yasal çerçevenin ve hukuki güvencenin olmaması, özellikle de Taliban'ın devirdiği hükümetten miras aldığı yasaları anlaşılmaz ve tutarsız bir tutumla değiştirmeye başlaması, özel sektörün ülkeye olan güvenini sarsmaya devam ediyor.

Taliban'ın Afganistan’ın güneyinde bulunan ülkelerle koordine olmadan su altyapısı inşa etmek de dahil olmak üzere attığı bazı adımlar, başta İran ve Özbekistan olmak üzere komşularıyla arasında gerginliğe yol açıyor. Anlaşmazlıklar zaman zaman Taliban ile komşu ülke güvenlik güçleri arasında gerginliklerin tırmanmasına da yol açıyor. Böylesine gerilimli bir ortamda bölge devletlerinin Taliban'la teması devam ettirme yaklaşımları zaman içinde ivme kaybedebilir. Bu durum ise muhtemelen yukarıda bahsi geçen sorunların çözümünü daha da güçleştirecek ve komşu ülkelerin Afganistan bağlamında üstesinden gelmeye çalıştığı zorlukların aşılmasını daha da zorlaştıracaktır.

Bölgesel iş birliğine yönelik pek çok adım Batılı bağışçı ülkeleri içermese de, bu girişimlerden alınacak muhtemel sonuçlar bu ülkelerin de çıkarları ile örtüşecektir. Yasadışı uyuşturucu, göçmen kaçakçılığı ya da terörün hüküm sürmediği, istikrarlı ve gelir üretebilen bir bölgenin ortaya çıkışı özellikle Avrupalıların yararına olacaktır. Ancak, Batı’nın uyguladığı yaptırımlar ve Taliban yönetiminin meşru olmadığını teşhir etmeye yönelik diğer yaklaşımlar, Kabil ile bölge başkentleri arasında daha işlevsel ilişkilere giden yolda engel teşkil ediyor. Dünya Bankası'nda bir su projesi için yapılan bir oylama olsun, yaptırımlara rağmen Taliban sınır muhafızlarına teçhizat gönderilmesine verilen bir izin olsun, bu alanda kaydedilecek her tür ilerleme Batı'nın desteğine ya da en azından sessiz kalarak göz yummasına bağlı. Bu tür pratik adımlar Taliban rejimini tanıma anlamına gelmeyecek ancak bölgesel barış ve güvenliğe katkıda bulunacaktır.

Kabil/Brüksel, 30 Ocak 2024

Subscribe to Crisis Group’s Email Updates

Receive the best source of conflict analysis right in your inbox.